Selam dostlarım. Ben Doruk Özmen. Yani gezgininiz. Bugün anı defterime eklemiş olduğum yeni maceralarımı anlatmak için karşınızdayım. Bu sefer günümün daha sakin geçtiğini söyleyebilirim. Biliyorsunuz ki Alaçatı’da çok keyifli, eğlenceli, dolu dolu günler geçiriyor ve bunları da sizlerle paylaşıyorum. Bugün de başıma gelenleri anlatmak için çok heyecanlıyım. Gezgin olarak geçirdiğim yıllarım boyunca başıma ilk defa aşk diye bir şey geldi ve bunu sizinle paylaşmak beni bir nebze de olsa bu konuda rahatlatıyor. Ama ilk olarak, yine güne favori otelimde (Alaçatı otelleri hakkında bilgi için tıklayın) başladım.
Soğuk bir duşla kendimi yeni bir güne hazırladım. Kendimi bomba gibi hissediyordum. Saçlarımı kuruttum. O sırada oda servisi kahvaltımı getirdi. Günün en sevdiğim öğünü artık kahvaltı haline gelmişti. Yine farklı çeşitlerle beni şaşırtmayı başarmışlardı. Kahvaltımı yaptıktan sonra da otelden çıkıp yola koyuldum. Dün gittiğim kafe gayet güzeldi. Orada oturup biraz resim çizebilir ve kitap okuyabilirdim. Bugünü biraz daha sessiz ve sakin geçirmeyi düşünüyordum. Tabi birini görmeyi de bekliyor olabilirdim. İçimde bir umutla gittiğim kafede kendime güzel bir filtre kahve söyledim. Etrafta çok insan yoktu. Aslında gözlerim tek bir kişiyi arıyordu. Onu da bulup bulamayacağımdan emin değildim.
Etraf yemyeşil ve pembenin en güzel tonlarındaki ağaçlarla kaplıydı. İçim kıpır kıpırdı. En sevdiğim kitabın sayfalarını çevirirken burnuma dolan kitap ve kahve kokusu içimi huzurla kaplamıştı. Son derece sürükleyici kitabımın sayfalarına dalmış, olayları okurken kendimi kaptırmıştım. Kafeye giren çıkanla ilgilenmiyor, sadece kitabımı okuyordum. Bölüm sonuna vardığımda kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Ordaydı. Dün oturduğu yerde oturuyor, kitap okuyordu. Kalbim ağzımdan fırlayıp önüme düşecek gibi hissettim. Aşk dedikleri böyle bir şey miydi? Bilmiyorum. Burada olması tesadüf değil bir işaret olmalıydı. İlk defa hissettiğim bu duygularla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Alaçatı’nın bu işte nasıl bir etkisi olabilir? diye düşündüm. Karşımda oturan güzellik kelimesinin vücut bulmuş halini kara kalem çalışarak resmetmeye başladım. Yüzünün en ince detaylarına kadar çizdim. Çizimim de kendisi kadar güzel gözüküyordu. İlham kaynağım bu kadar güzel olunca eserimin kötü olmasının imkanı yoktu zaten. Kitabına daldığı için beni fark etmemişti. Yanlış anlaşılmaktan korkarak yanına doğru ilerledim. Şu an bir adım atmazsam ileride bundan çok pişman olabilirdim.
Kendimi sakinleştirip yanına gittim ve selam verdim. Anlamayan bakışlarla bana baktı. Oturup oturamayacağımı sorduğumda ise tereddütle kabul etti. Buralarda yeni olduğumu ve arkadaş edinmeye çalıştığımı söyledim ona. Ondan hoşlanmış olduğumu da belirtip tanışmak istedim. Oldukça şaşırdı ama beklediğimden daha iyi bir tepki vermişti. İsminin Ceyda olduğunu söyledi. O da buraya tek başına gelmiş ve kafa dinlemeye çalışıyordu. Tanışmamızın bir sorun olmayacağını düşünüyordu. Son derece sevecen ve güler yüzlü biriydi. Ona hemen içim ısınmıştı. Birlikte birer kahve içip Alaçatı’nın en sevdiğimiz yönlerinden bahsettik. Ona çizmiş olduğum resmi gösterdim. Çok beğendi ve saklamak istediğini söyledi. Ona kendi resmini hediye ettim. Ben zaten yüzünün her detayını çoktan ezberlemiştim.
Benim gibi maceraperest bir insandı. Bu çok hoşuma gitti. Burada kaldığımız süre boyunca onunla birbirinden güzel anılar biriktirebilirdik. Ama önce daha sakin bir şeyler yapabileceğimizi düşündüm. Böylece birbirimizi biraz daha yakından tanıma fırsatımız olabilirdi. Bunun için güzel bir yer biliyordum. Alaçatı Rakish, zaten Alaçatı gezilecek yerler listemde bulunuyordu. Ben de Ceyda’yı bana katılması için davet ettim. Akşama bir işi yoktu ve benimle gelmeyi kabul etti. Çok sevinmiştim. Anlamsız bir şekilde onu kendime çok yakın hissediyordum. Sürekli ortak özelliklerimiz çıkıyordu. Sanki hayatımın aşkı bunca zamandır Alaçatı’da saklanmış ve ben buraya gelir gelmez onu bulmuştum. Ama aceleci davranmak yok tabii. Acele işe şeytan karışır diyerek yavaş yavaş ilerlemeyi tercih edeceğim ona karşı. Onun da böyle olmasını isteyeceğinden eminim.
Kahvelerimizi bitirdikten sonra hazırlanmak için kaldığımız yerlere dönmeye karar verdik. Aslında hazırlanmasına pek gerek yoktu. Şu an zaten çok güzel gözüküyordu. Ama o hazırlanmak istiyorsa tabii ki hazırlanabilirdi. Kaldığı otel benim kaldığım otele yakındı. Bu duruma ne kadar sevindiğimi anlatamam. İstediğimiz zaman kolaylıkla buluşabilirdik. O da bu duruma sevinmişe benziyordu. Birbirimize veda edip odalarımıza doğru gittik. 1 saat sonrası için sözleştik. Çıkar çıkmaz hemen bir duşa daha girdim. En sevdiğim losyonları kullandım. Saçlarımı sevdiğim şekilde tarayıp kuruttum. Kokusunu en çok sevdiğim parfümü sıktım. Çok güzel kokuyordum. Son olarak ne giyeceğimi seçmek kalmıştı. Güzel bir gömlek beğendim kendime. Salaş ama şık gözüküyordu. Sanırım bu yeterince uygundu. Altına da kot şortumu giydim. Aynada kendime bakınca gördüklerimden oldukça tatmin olmuştum. Tüm bu çabam Ceyda’ya daha güzel gözükebilmek içindi.
Buluşma saati yaklaşıyordu. Hızlıca odamdan çıkıp bir çiçekçi buldum. Ceyda için, en az onun kadar zarif olan orkidelerden biraz aldım. Çok güzel kokuyordu. Gittiğimde odasına çıkıp sürpriz yaptım. Orkideleri görünce mutluluktan havalara uçacaktı neredeyse. En sevdiğimiz çiçeklerin orkide oluşu da ortak özellikler listesine eklendi. Odasının en güzel köşesine çiçeklerini yerleştirdi. Ceyda çok şık ve güzel görünüyordu. Kırmızı bir elbise gitmişti ve beline kadar uzanan saçlarını arkadan toplamıştı. Birlikte çıkıp gideceğimiz mekanın yolunu tuttuk. Yolda birbirimize sorular sorup birbirimizi daha yakından tanımaya çalışıyorduk. Her şey beklediğimden de güzel ilerliyordu. Alaçatı Rakish’e ulaştığımızda ikimiz de mekana hayran kaldık. Denizin hemen dibindeki masamıza geçtik.
Dalgaların sesi huzurun tanımı gibiydi. Mekanın bohem ve şıklığı buluşturan konseptini ikimiz de çok beğenmiştik. Işıklandırma loş ve oldukça güzel gözüküyordu. Ceyda’nın gözleri ışıktan dolayı daha parlaktı ve resmen gözlerinin içi gülüyordu. Dev gibi ve tertemiz bir ayna vardı mekanda. O kadar temizdi ki karşımızda ayna değil denizin devamı duruyor gibiydi. Ayna olduğunu anlamayıp çarpabilirdim buraya. İyi ki Ceyda beni bu konuda önceden uyarmıştı. Karşısına geçip birlikte fotoğraf çekindik. Sahip olduğum en güzel fotoğraf olabilirdi bu. Çıkartıp odamın baş köşesine asma fikrini kazıdım aklıma. İlk fotoğrafımızın anısı büyüktü. Böyle güzel bir yerde olduğu için kendi kendime sevindim. Denizin içinde bir salıncak vardı. Ceyda’nın burada da fotoğraflarını çektim. Denizin içine salıncak koymak mı? Kırk yıl düşünsem aklıma gelmez.
Birbirinden güzel fotoğraflar biriktirdikten sonra masamıza döndük. Mezelerimiz ve beyaz şarabımız masada hazırlanmıştı. Mezelerin her biri muazzam görünüyordu. Hepsini teker teker denemek için sabırsızlanıyordum. Her türden çeşit çeşit mezemiz vardı. Bu bolluk başımı döndürmeye yetti de arttı bile. Rakının tadını da her zaman sevmiştim. Mezelerin güzelliğiyle onun da tadı değişmişti adeta. Ortada bir kamp ateşi yanıyor ve mekanda birbirinden güzel müzikler çalıyordu. İkimizin de son derece eğlendiği yüzümüzdeki gülümsemeden okunuyordu. Çok güzel vakit geçiriyorduk. Kadehler dolduğu gibi boşalıyordu. Müzik hızlandıkça kalkıp dans ediyorduk. Kahkahamız ve neşemiz masadan eksik olmuyordu. Mekandaki herkes bizim kadar eğleniyordu. İlk buluşma için gayet yerinde bir tercih yapmıştım. Kendimle bu konuda gurur duydum.
Alaçatı’da resmen zaman kavramını yitirmiştim. Saat çok çabuk ilerlemişti. Ceyda’nın da başı dönmeye başlayınca artık kalkmaya karar verdik. Başı dönüyordu ama kahkahası yol boyunca devam etti. Çok keyifli vakit geçirdiğini söyleyip bu gün için bana teşekkür etti. Onu mutlu görmek beni daha çok mutlu etmişti. Aşk dedikleri sanırım böyle bir şeydi. Odasına çıkmasına yardım ettim ve onu yatırdıktan sonra kendi otelime doğru yola koyuldum. Gülüşleri gözümün önünden gitmiyordu. Odama geldikten sonra yatağıma uzanıp onu düşünmeye başladım. Bu kadar kısa sürede kendimi kaptırmama şaşırıyordum. Ne olursa olsun bu duyguyu yaşamak güzeldi. Ağırlaşan göz kapaklarımla kendimi uykuya teslim ettim. Alaçatı’da aşk başkadır derlerdi de inanmazdım. Hayalinizdeki aşk Alaçatı’da hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkabilir. Eğer bir aşk bulmakta benim kadar şanslı olamasanız bile Alaçatı’ya duyacağınız aşk da sizi aşka doyurmaya yetecektir.