Alaçatı’ya gittiğinizde begonvil, limon ağaçları, zeytin ağaçları, nar ağaçları, kayısı ağaçları ve birbirinden farklı ağaçların ve bitkiler olduğunu görünce çok şaşırmıştım. Her yerinde yeşillikler ve güzellikler ile dolu Alaçatı sokakları beni çok etkilemişti. Alaçatı’ya geçici bir iş için gelmiş üç ay sonra evime geriye dönecektim. Alaçatı benim için unutulmaz zamanların yaşandığı bir yer oldu. Çiçekleri seviyorsanız Alaçatı’yı da seveceksiniz. Ne demek istediğimi yaşadıklarımı anlatınca anlayacaksınız.
İlk kez bu kadar güzel bir yerde çalışmaya gelmiştim ama arkadaşım ve tanıdığım yoktu. Bende yalnızlığımı gidermek için çalıştığım yerin bahçesinde begonvil, limon ağaçları ve çamlarla zaman geçiriyordum. Her sabah onlara günaydın diyor, hafta 2 kez suluyordum. Masaların yanında duran oraya özgü olan, daha doğrusu orada ilk kez gördüğüm bir ağacın kökü ortadan ikiye ayrılmış yarısı kurumuş, diğer yarısı ise daha yeşildi. Patronumun o ağacı alıp attığını gördüm ve çok üzüldüm. Gidip onu alıp kuru tarafını kesip, canlı tarafını boyuna göre saksıya diktim. Bir ağacı ya da çiçeği dikerken dikkat edilmesi gereken unsurlar vardır bunları araştırdım. Sizinle de paylaşmak istiyorum çünkü daha uzun bahçenizi ve evinizi renklendirsin, size ortak olsun diye bunların önemli olduğunu düşünüyorum. Bitkiler ile aramda sevgi olduğunu onları sevdiğimi biliyorum.
Alaçatı halkı çiçeklerine ve ağaçlarına kısacası bitkiler konusuna çok dikkat eder ve gözü gibi bakarlar bunu o üç ayda yaşayarak gördüm. Saksınızı seçerken göz önünde bulundurmanız gereken en önemli detay bence, her şeyden önce tabanın delikli olup olmadığıdır. Çiçek bakımıyla yeni ilgilenmeye başladıysanız eğer, altı delikli kaplar ve tabaklar kullanmanızı öneririm. Ben daha önce de çiçek yetiştirdiğim için bu bilgilere aşinaydım ama yinede bakıp, bildiklerimi tekrar etmek istedim. Bitkinize fazlaca su dökmüş olsanız bile, akan su deliklerden akacaktır ve bitkinin köklerinde çürüme olmayacaktır. Bitkileriniz daha iyi bakmak istiyorsanız, tabanında deliği olmayan saksılara; saksının dibine çakıl taşı, bims taşı vb. koyarak dikebilirsiniz. Bitkilerinizi tabanı delik olmayan bir saksıda suluyorsanız, su miktarına her daim dikkat etmelisiniz.
Alaçatı’da hava sıcak olduğundan dolayı ben her iki günde bir su vermeye çalışıyordum. Baktım çiçeklerin toprakları nemli ya da suyunu çekmemiş hafta da iki kez veriyordum. Çiçeklerinize su vermeden önce toprağını kontrol etmeniz gerekiyor. Yoksa hasta olabiliyorlar. Direkt güneş almayan bir yere koyabilirsiniz, direkt güneş alan yerde kuruyabilirler. Böcekli olan bir kenara koyarsanız da ölebilirler. Bir de ya akşam ya da sabah ilk saatlerinde sulamanızı tavsiye ederim. Öğlen ya da ilkindi vakti sulama yaparsanız bitkilerin yanma, solma, kuruma ihtimali çok yüksek olur. Sizde Ot festivali zamanında burada olursanız istediğiniz fideyi alıp dikebilirsiniz. Alaçatı Ot festivali dememin sebebi o zaman daha çok bitki ile karşılaşabilirmişsiniz burada. Aklınızda bulunsun diye eklemek istedim.
Çöpe gidecek olan bitkiyi bu şekilde bir araştırma sonucunda saksıya diktim. Size önerim bitkiyi kendi boyutundan fazla geniş ve hacimli saksılara dikmemenizdir. Yoksa bitkiniz sadece köklerini büyütmeye çalışacak, üst gövdesi büyümeyecektir. Bitkinizle uyumlu, en yüksek bitkinizin 1 ile en fazla 1,5 katı büyüklükte bir saksı seçin. Saksıya diktiğim bitkiye mutlu adını verdim. Artık mutlu olması gerekiyordu çünkü daha iyi bir yere koyacaktım ve düzenli olarak sevip, suyunu verecektim. Her gün düzenli olarak onların yanına gittim sabah günaydın deyip, bazen onları severek ve öperek işe başladım. 2 ay sonra Mutlu’nun dalları yeşillenmeye başlamış saksıda boy atmıştı. Saksı değişimini kışın sıcak ortamda yapmanızı ya da ilk bahar ve yazda dışarıda yapmanızı öneririm. Ben Mutlu’nun saksısını mayıs ayında değiştirdim. Bütün canlılar sevildikleri zaman filiz açarlar. Mutlu’da bu şekilde büyüdü.
İşlerim yoğunlaştığı için mesai arkadaşlarımdan onlara su vermelerini ve bakmalarını rica etmiştim. Onlar tabi sulamışlar ama bilmemişler topraklarına bakmayı. Bir gün sabah uyanıp bahçeye indiğimde Mutlu’nun ve diğerlerinin hasta olduğunu fark ettim. Size söylesem daha doğru olur onları öyle görünce beynime kan sıçramıştı sanki. Üzülmeyi ve ağlamayı kesip tanıdığım Ziraat Mühendisi bir abiden yardım istedim ve onlara bakmadığım için hepsinden özür diledim. Mühendis bana pamukçuk olan kısımlarını temiz bezle temizlememi ve önerdiği bazı ilaçları kullanmamı önerdi. Dediklerini yaptım ve 1 hafta içerisinde yavaş yavaş iyileştiklerine şahit oldum.
Bana bu bir hafta içerisinde arka komşularım Lütfi Amca ve Fatma Teyze çok yardımcı oldu. Lütfi Amca’nın bahçesinde çeşit çeşit bitkiler var ve o onları her sabah erkenden sular, bakımlarını yapar ondan öğrendiğim çok şey oldu. Alaçatı’da farklı çiçekler besleyebilirsiniz. Alaçatı otelleri değişik bitkiler büyütür sizde gezerken fark edersiniz. Ben yasemin, kaktüs, ortanca, manolya ve zambak büyüttüm giderken hepsini güvendiğim komşularıma bıraktım. Alaçatı’da yaşamak isterseniz bilmelisiniz ki çok iyi komşulukları vardır buranın halkının. Muhabbet etmeyi sever, yiyeceklerini severek paylaşır, bilmediğiniz yerlerde size yardımcı olurlar, gelen turistlerin fotoğraflarını çeke çeke çok güzel pozlar vermenizi sağlıyorlar. Alaçatı her anlamda size hitap edecektir. Başka bir yazı daha paylaşmak istiyorum sizinle hayvanlarla ilgili. Dolu dolu yaşadığım zamanları hafızamda sakladım ve sizinle de paylaşmak istiyorum. Bu yazıyı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Sizde bizimle anılarınızı paylaşabilir, bizi mutluluklarınıza ortak yapabilirsiniz.